Pamukkale Turizm
Ana Sayfa Yaşam 30 Nisan 2025 43 Görüntüleme

Zihin okuma düşünce sürecine bir müdahale mi?

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, son dönemde kamuoyunun dikkatini çeken ‘yapay zekâ ile zihin okuma’ teknolojilerini değerlendirdi.

‘Zihin okuma’ çalışmaları ne aşamada?

Meta gibi önde gelen şirketlerin, yapay zekâyı nörobilimle birleştirerek, halk arasında genellikle “zihin okuma” olarak adlandırılan beyin aktivitelerini analiz etme ve yeniden oluşturma üzerine çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, “Meta’nın araştırma ekibi tarafından geliştirilen bir modelin, bir kişinin ne düşündüğünü tahmin etmede yüzde 80 doğruluk oranına ulaştığı iddia ediliyor. Benzer şekilde, Texas Üniversitesi’nden araştırmacılar da yapay zekâ kullanarak beyin aktivitesini konuşmaya çevirmeyi başardı. Bu gelişmeler, felç gibi konuşma bozukluklarına yol açan durumlar yaşayan bireyler için umut verici bir potansiyele sahip olsa da kişisel mahremiyetin ihlali gibi ciddi etik sorunları da beraberinde getiriyor. Bireysel özerklik ve veri güvenliği açısından riskler taşıyan bu tür teknolojilerin etik boyutları göz ardı edilmemeli.” dedi.

Bu teknoloji bireylerin mahremiyet haklarını etkiler mi?

Bu teknolojinin bireylerin mahremiyet haklarını etkileyeceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, “Şirketler ve kuruluşlar bu teknolojiyi benimsediğinde, bireylerin özel düşüncelerine ve sırlarına erişerek onları kontrol etme ve manipüle etme gücüne sahip olacaklar.” dedi.

Kullanıcılardan toplanan veriler dikkatli bir şekilde ele alınmalı

Geliştirilen yapay zekâ modelinin kullanımı için hangi etik ilkeler ve düzenleyici standartlar oluşturulmalı konusuna da değinen Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, “Kullanıcılardan toplanan veriler, nasıl toplandığı, saklandığı, kullanıldığı ve paylaşıldığı konusunda dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. Benzer şekilde, bireylerden elde edilen sinirsel veriler, onların mahremiyetini, güvenliğini ve güvenini korumak için sıkı etik değerlendirmeler gerektirir.” ifadesinde bulundu.

Nöral verilerin mülkiyeti hakkında kullanıcılar bilgilendirilmeli 

Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, bazı temel etik ilkeleri de şöyle sıraladı:

Açık ve Geri Alınabilir Rıza: Kullanıcılar, nöral verilerinin amacı, formatı, süresi ve mülkiyeti hakkında tam olarak bilgilendirilmeli ve istedikleri zaman rızalarını geri çekme olanağına sahip olmalıdır.

Şeffaflık: Bilinçli karar vermeyi sağlamak için bireyler teknolojinin potansiyel faydaları ve sınırlamaları konusunda bilinçlendirilmelidir.

Gizlilik Koruması: Diğer hassas veriler gibi, nöral veriler de yetkisiz erişimi veya kötüye kullanımı önlemek için sağlam önlemlerle korunmalıdır.

Denge: Yapay zekâ kullanımında aşırı bağımlılık veya tamamen göz ardı etme yerine, dengeli bir yaklaşım benimsenmelidir; her iki uç nokta da sorunlara yol açabilir.

Yasal Uyumluluk: Bu tür teknolojilerin benimsenmesi hem ulusal hem de uluslararası yasa ve yönetmeliklerle uyumlu olmalıdır. 

Ayrıca, ilgili cihazlar ve sistemler, gelişen standartlara ve yeniliklere uyum sağladıklarından emin olmak için düzenli olarak izlenmelidir. Olası risklerin sürekli değerlendirilmesi de olumsuz etkileri en aza indirmek açısından hayati önem taşımaktadır.”

Bu teknoloji, bireylerin düşünce süreçlerine müdahale mi?

Bu teknolojilerin, bireylerin düşünce süreçlerine müdahale olup olmadığı konusunu da ele alan Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, “Evet, doğal olarak, erişilen veriler duygularımızı, düşüncelerimizi, sırlarımızı ve genel zihinsel durumumuzu kapsayan sinirsel verilerdir. Bu tür hassas bilgiler, kullanıcının rızası veya niyeti olmadan çeşitli amaçlarla toplanır ve kullanılırsa, bu ciddi bir müdahale anlamına gelir. Bu yetkisiz kullanım yalnızca gizliliği ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda güven ve özerkliği de baltalayarak önemli etik ve ahlaki kaygıları gündeme getirir.” diye konuştu.

Zihin okuma teknolojisinin psikolojik etkileri ne olur?

Zihin okuma teknolojisinin toplumun genel güvenliği ve bireylerin psikolojisi üzerindeki potansiyel etkilerine de işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, “Bireyler üzerindeki önemli psikolojik etkilerden bazıları, bir kişinin kendi düşünce süreçlerinin aşırı bilincine vardığı yüksek kendi kendini izlemeyi içerir. Bu, yargılanma, kontrol edilme veya manipüle edilme duygularının yanı sıra aynı zamanda, kişinin geçici ve kendisini tam olarak yansıtmayan düşüncelerinden ötürü gözetlendiği veya ihbar edileceği korkusu ortaya çıkabilir. Zamanla, bu kümülatif etkiler kişisel ilişkileri zorlayabilir, aile dinamiklerini bozabilir ve topluluklar içinde daha geniş çaplı gerilimlere yol açabilir.” şeklinde konuştu.

Ne onlara tamamen bağımlı olmalıyız ne de onlardan tamamen kaçınmalıyız…

“Her şerde bir hayır vardır” sözüne atıfta bulunan Dr. Öğr. Üyesi Belaynesh Chekol, “Zihin okuma teknolojileri veya benzeri yapay zekâ uygulamaları daha çok ‘hayır içindeki şerler’ gibidir. Eğer bu gizli riskleri doğru şekilde anlamazsak, sundukları potansiyel faydalar da boşa gidebilir. İster zihin okuma teknolojiler ister diğer yapay zekâ destekli araçlar olsun, onlara tamamen bağımlı olmak veya onlardan tamamen kaçınmak yerine hem bireyler hem de topluluk olarak onları daha iyi anlamak ve bir denge kurmak için zaman ayırmamız çok önemlidir. Şu an için, zihin okuma teknolojileri herkesin erişimine açık değil, yani en azından şimdilik.” şeklinde sözlerini tamamladı. 

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yorumlar

Pamukkale Turizm
Tema Tasarım | Osgaka.com